Pokémon Türkiye Forumları | Pokémon ve Anime Paylaşım Platformu

Tam Versiyon: İngilizce Çeviri Rehberi (Çevirmenler İçin)
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2 3 4
Zamanla sizin takıldığınız yerler dikkate alınarak içerik genişletilecek.

Çeviri yaparken özellikle "phrasel verb" ve "idiom(deyim)"lara dikkat ediniz. Eğer düzgün bir anlam çıkaramadıysanız. O kelime veya kelime öbeği bir "deyim" veya başka anlama gelen bir "phrasel verb" olabilir.

Çeviri yaparken tureng.com kullanın

on to: haberdar olmak (6. Sezon 25. bölümde geçiyor)
Get underway: Başlamak
I mean: Yani, ...demek istiyorum
I think: Bence, sanırım
I wonder: Acaba
I guess: Galiba, sanırım
I bet: Eminim, bahse girerim.
You bet: Elbette, emin ol
So: Eeee, demek, yani, böylece
Way to go!: Aferin, tebrikler, güzel iş, böyle devam
Well: Çoğunlukla çevirmeyin, pekala, peki, öyleyse, şey, ya gibi uygun kelimlerden biri kullanılabilir.
What do you know?: Şu işe bakın
Dodge it!: Kaç!

KARARLI DURUM BAĞLAÇLARI That / The Fact That

That he will recover from the illness is certain.
=It is certain that he will recover from the illness.
Hastalıktan kurtulacağı kesin.

KARARSIZ DURUM BAĞLAÇLARI

I want to know what the President will say about this crysis.
Başkanın bu kriz hakkında ne söyleyeceğini bilmek istiyorum.

How we can escape from this prison is a secret.
Bu hapishaneden nasıl kaçabileceğimiz bir sır.

Tell me who / whom you have seen there.
Orada kimi gördüğü bana söyle.

Where she leaves the purse is very secret.
Cüzdanını nereye bıraktığı çok gizli.

How the patient will react to the treatment cannot be predicted.
Hastanın tedaviye nasıl yanıt vereceği öngörülemiyor.

İSİM CÜMLELERİNİN KISALTILMASI

She is happy that she is here.
=She is happy to be here
O burada olmaktan mutlu

I'm glad that I've seen her again.
=I'm glad to have seen her again
Onu tekrar gördüğüme memnun oldum.

I don't know how I can solve these problems
=I don't know how to solve these problems
Bu problemleri nasıl çözebileceğimi bilmiyorum.

ÖNEMLİ BAĞLAÇLAR

Or: "veya; yoksa"
Yet: "Ama, yine de"
So: "Bundan dolayı, dolayısıyla, bu yüzden"

Her advice seems strange. Yet, I believe she is right.
Tavsiyesi tuhaf ama yine de haklı olduğuna inanıyorum.

He obviously doesn't have a plan, or he would have said something.
Belli ki bir planı yok, yoksa bir şey söylerdi.

Although / Though / Even Though / Much as / Even if: "-e rağmen, -dığı halde, -e karşın, -se de anlamlarına gelir. Even if genelde '-se bile' şeklinde çevrilir"

Although she is only three, her mother dresses her in grown-up clothes.
Sadece üç yaşında olmasına rağmen, annesi ona yetişkin elbiseleri giydiriyor.

As / Because / Since: "-den dolayı, -dığı için"

She couldn't understand what he said, since it was very noisy.
Çok gürültülü olduğundan onun söylediği şeyi anlayamadı.

As if / As though: "gibi; sanki; -mış gibi"

As long as / So long as "sürece"

As soon as / The moment (that) / Immadiately: "...-r ...-mez"
Örn: görür görmez

Because of / Due to / Owing to / On account of / Thanks to / In view of: "-den dolayı, -dığı için, -nın sayesinde"

Both ... and: "Hem... hem..."
Yesterday, I both cleaned the house and tidied my room.
Dün hem evi temizledim hem de odamı toparladım.

But for: "...olmasa / ...olmasaydı"

By the time: "-e kadar"

Despite / In spite of: "-e rağmen, -e karşın"

Either...or: "Ya... ya"

Even if: "-se bile; - rağmen"

If Only: "Keşke..."

In so far as / In as far as: "-mesi bakımından; -dığı ölçüde/kadarıyla"

In that: "-mesi bakımından; -den dolayı"

Inasmuch as: "-diğine göre, -den dolayı, -diği için"

(Just) In Case: "-e ihtimaline karşılık, -se diye"

Neither...nor: "Ne...ne"

(The) Next time: "Gelecek sefer ...-dığında"

No sooner ...than: "-er ..-mez; -mıştı ki ...-dı; -mesiyle ...-mesi bir oldu"
He had no sooner sat down than the phone rang.
Tam oturmuştu ki telefon çal

Not only... but also: "Sadece...değil, aynı zamanda ...."

He not only does exercise but also eats less than before.
Sadece egzersiz yapmıyor synı zamanda eskisinden daha az yemek yiyor.

Now (that): "-diğine göre; madem ki"

Now (that) the children have left home, we can move to a smaller house.
Çocuklar evden ayrıldığına göre daha küçük bir eve taşınabiliriz.

On condition that: "şartıyla / koşuluyla"

On the grounds that: "-mesi gerekçesiyle"

Once: "bir... -se; ...-r ...-mez"

Only if: "Ancak ... -sa"
You could be successful only if you study hard.
Ancak çok çalışırsan başarılı olabilirsin.

Otherwise / Or else: "... yoksa ... / ... aksi takdirde ..."

Provided (that) / Providing (that): "...koşuluyla/şartıyla"

Seeing that / Seeing as: "-diğine göre, -den dolayı, -diği için"

So that / In order that: "-mesi için, -sın diye, -mek için"

Unless: "-mezse, -medikçe"

Until / Till: "-e kadar, - değin"

What if "Ya....-sa/-saydı" Bu yapı aslında "What will happen if..", "What would happen if...", "What would have happened if..." yapılarının kısaltılmış halidir.
What if we hadn't had some money with us?
Ya yanımızda biraz para olmasaydı, ne olurdu?

Whenever / Every time: "Her ...-dığında, ne zaman ...-se"
Whenever / Every time you get into a trouble, you are always calling me.
Ne zaman sıkıntıya düşsen sürekli beni arıyorsun.

While / Whilest:
"-iken" anlamında kullanılmasının yanı sıra "-e rağmen, -dığı halde, -e karşın, -se de" anlamlarına da sahiptir.

Without: "...-sız, ...-meden"

ZARF CÜMLELERİNİN KISALTILMASI

1) ETKEN FİİLİN KISALTILMASI

Before you make a decision, you must think carefully about it first.
=Before making a decision, you must think carefully about it first.
Bir karar vermeden önce ilk olarak onu çok dikkatli düşünmelisin.

After they had learned the news, they let us know what had happened.
=After learning the news, they let us know what had happened.
=After having learned the news, they let us know what had happened.
Haberi öğrendikten sonra ne olduğunu bize bildirdiler.

Kısaltma yapılırken bağlaçlar da atılabilir. Örneğin:

Since they were on the point of going bankrupt, they took stringent measures.
Being on the point of going bankrupt, they took stringent measures.
İflasın eşiğinde olduklarından dolayı katı önlemler aldılar.

The police officer was hit by a car while he was directing traffic.
=The police officer was hit by a car directing traffic.
Trafiği yönlendirirken polis memuruna araba çarptı.

After he examined the patient with ulcer, the doctor decided to operate on her.
=Having examined the patient with ulcer, the doctor decided to operate on her.
Ülserli hastayı muayene ettikten sonra, doktor ameliyata karar verdi.

2) EDİLGEN FİİLİN KISALTILMASI

Eş zamanlı yapılan iki eylem ise "V3" ya da "being V3" yapısı kullanılır.

When it is activated, this new account will enable us to transfer money.
=Activated, this new account will enable us to transfer money.
Aktifleştirildiğinde, bu yeni hesap para transferi yapmamızı sağlayacak.

While Jane was being operated on last night, she had an unexpected heart attack.
=Being operated on last night, she had an unexpected heart attack.
Dün gece ameliyat edilirken, Jane beklenmedik bir kalp krizi geçirdi.

Yan cümlecikteki eylem daha önce gerçektiğinde ise "having been V3" yapısı da kullanılabilir.

After they had been held in prison for three days, they got a chance to make a statement.
=Having been held in prison for three days, they got a chance to make a statement.
Üç gün hapiste tutulduktan sonra ifade verme fırsatları oldu.

ZARFLAR

Zıtlık Bildiren Zarflar

However: "Ancak, ama yine de"
Still: "yine de"
Even so: "yine de; böyle olsa bile"
Nevertheless / Nonetheless: "ama yine de"
All the same: "buna rağmen"

Conversely: "Diğer yandan; aksine"
On the other hand: "Diğer yandan"
In contrast / By contrast: "Oysaki; diğer yandan"

Sonuç Bildiren Zarflar

Therefore / Thus / Hence / Accordingly / Consequently: "Bu yüzden, bundan dolayı, dolayısıyla"
As a consequence / As a result: "Sonuç olarak"
Thereby: "Böylelikle, o suretle, böylece"

Ekleme Yapmak İçin Kullanılan Zarflar

Also / Besides / Further / Moreover / Furthermore / In addition / What's more: "Ayrıca, dahası, üstelik"

Zaman Bildiren Zarflar

At first: "İlk olarak"
Afterwards / Later / Then: "sonra"
Meanwhile / In the meanwhile: "bu arada"

Örneklendirme

For instance / For example / To illustrate / As an example / As an illustration / To exemplify: "mesela, örneğin"

Özele İndirgeme

In particular / Particularly / Specifically / Especially / Notably: "Özellikle"

Açıklama

That is / Namely / That is to say: "Yani"
In other words / To put it in a different way / To put it another way: "Başka bir deyişle"

Benzerlik

Likewise / Similarly / Correnpondingly / By the same token / In the same way: "Aynı şekilde"

Vurgulama

In fact: "Aslında, gerçekte"
Indeed: "Gerçekten, doğrusu, hatta"
As a matter of fact: "Aslında"
Actually: "Aslında, gerçekten"

Çürütme

On the contrary: "aksine"

Geçiş

As regards: "-e gelince, ...konusunda"
When it comes to / Concerning / In the case of / Regarding / With regard to / With respect to: "-e gelince, ...ile ilgili olarak"
As for: "-e gelince, ...ise"
As to: "-e gelince, -nın hakkında"

Özetleme / Sonuç

In summary / In brief / To be brief / To sum up: "Kısacası, özet olarak"
In short: "Kısaca"
All in all: "Özet olarak, her şeyi hesaba kattığımızda"
In conclusion: "Sonuç olarak"

Hariç Tutma

Except that / Save that / Except (for) / But / Saving / Apart from: "...-den başka; ...hariç; ...dışında"

COMPARATIVES

"The more... the more...": "Ne kadar... o kadar..."

The longer you work, the more you earn.
Ne kadar uzun süre çalışırsan, o kadar çok kazanırsın.

"Like", "As", "Such As"

Like / Such As + isim: gibi
As + Cümle: "-diği gibi"
As + İsim: "olarak"

RELATIVE CLAUSES

The salesman who/that intended to steal the money was fired by the sales manager.
Parayı çalmaya niyetlenen tezgahtar, satış müdürü tarafından işten çıkarıldı.

The child whom / who / that / Ø you were talking to a few minutes ago was seven at most.
Ya da
The child to whom / who / that / Ø you were talking a few minutes ago was seven at most.
Birkaç dakika önce konuştuğun çocuk, en çok 7 yaşındaydı.

İnsanlar için: whom / who / that / Ø
İnsanlar dışındaki şeyler için: which / that / Ø

SAHİPLİK

I wasn't sure about to fire the girl whose family had experienced a serious disaster.
Ailesi ciddi bir felaket yaşayan kızı işten çıkarmakta emin değildim.

YER

Berlin, where at least 1 milion Turks live, looks like as if it were a Turkish province.
En az 1 milyon Türk'ün yaşadığı Berlin, sanki bir Türk ili gibi.

SEBEP

It isn't known why he resigned.
İstifasının nedeni bilinmiyor. Ya da Neden istifa ettiği bilinmiyor

ZAMAN

I can clearly remember the day when I saw you for the first time.
Seni ilk kez gördüğüm günü net bir şekilde hatırlıyorum.

RELATIVE CLAUSE - KISALTMALAR

1) ETKEN ÇATILI FİİLLER

Those who longed for such an oppurtinity for a long time got what they wanted.
Those longing for such an oppurtinity for a long time got what they wanted.
Uzun zamandır böyle bir fırsat bekleyenler istediklerini elde ettiler.

2) EDİLGEN ÇATILI FİİLLER

The money which was stolen from the bank was found.
The money stolen from the bank was found.
Bankadan çalınan para bulundu.

3) BE + Sıfat Cümlesi

The person who is responsible for the abuse of the company sources should be penalized.
The person responsible for the abuse of the company sources should be penalized.
Şirket kaynaklarının kötüye kullanılmasından sorumlu olan kişi cezalandırılmalı.


Çevirilerde Karşılaştığım Yanlışlıklar

6. Sezon 1. bölüm

Do you have Pokémon that are strong against an eIectric type?
Yanında elektrik türlerine karşı güçlü bir pokemonun var mı?

A disturbance of any kind into Pikachu's eIectricaI fieId couId cause a massive expIosion.
Pikachu'nun elektrik alanına girecek herhangi bir şey büyük bir patlamaya neden olabilir.

Now you two wiII have to register for the Hoenn League at the nearest Pokémon center you can find, OK?
Şimdi bulabileceğiniz en yakın pokemon merkezinde Hoenn Ligi için kayıt yaptırmanız gerek, tamam mı?

And the cIosest town where I think you'II be abIe to find one is OIdaIe Town.
Ve sanırım bulabileceğiniz en yakın kasaba Oldale Kasabası.

6. Sezon 2. Bölüm

Everything you couId ever want in one pIace.
İstediğin her şey bir arada.

6. sezon 4. bölüm

Still after us?
Hala peşimizdeler mi?

The harder you battle, the more delicious sandwiches you'll get.
Ne kadar çok savaşırsa, o kadar çok lezzetli sanviç alırsın.

Everyone's eaten but us (Everyone has eaten but us)
Bizden başka herkes yemek yemiş.

Except for that taste of our own medicine.
Kendi ilaçlarımızın tadına bakmamız dışında.

6. Sezon 5. bölüm

That's what battling's all about.
İşte savaş dediğimiz şey de bu.

This is May we're talking about.
Burada May'dan bahsediyoruz.

A piece of cake
Çocuk oyuncağı

And behind that cute exterior lies a battling brute.
Sevimli dış görünüşünün arkasında savaşçı bir canavar yatıyor.

l don't see how he could have gotten too far away.
Nasıl bu kadar uzaklaşabildi anlamıyorum.

At least they're keeping up with current events.
En azından yeni durumlara ayak uyduruyorlar.

Since they're both fighting with new Pokémon it's almost like those guys are having a battle for the very first time ever, huh?
İkisi de yeni pokémonlarla savaştıklarından sanki hayatlarında ilk defa savaş yapıyorlar gibi, değil mi?

6. Sezon 19. Bölüm

Since the Sharpedo have come here l think we should get going.
Sharpedo buraya geldiğine göre sanırım gitsek iyi olur.
Hocam, bunlar grammer...
Şu "well" çevirisiyle ilgili bir şey de yaparmısınız. Bir de "so" bazen öyle yerlerde çıkıyorlar ki ne koyacağını şaşırıyor insan...
"So" bazen Ee, yani anlamında kullanılabiliyor. Aynı şekilde well'de tek başına ee anlamına gelebiliyor
Teşekkürler Mr.Hooper  :rock:
Bu bağlaçların çoğu pokemonda geçiyo ve doğru çevirilmiyo. Özellikler "Since" ve "Now that" bağlaçları çok atlanıyor.

Well kelimesinin belli bir çevirisi yok. Çevirmen gerekmez. ya da "şey.. pekala.. öyleyse gibi çevirebilirsin.

So kelimesi de "eee(devam et gibi), böylece, demek (ki), yani" gibi anlamlarda kullanılıyor. Aklıma gelenleri yazdım şimdilik.

Çevirirken karşınıza çıkan cümleleri yazarsanız daha çok yardımcı olabilirim.
hocam benim çeviride bundan sonra bulduğun yanlışları (hepsini değil de bariz gramer hatalarını) mesaj atabilir misin? Bu arada çalışma için teşekkürler.
(21-04-2011, 01:23 AM)ilker celik link Adlı Kullanıcıdan Alıntı:hocam benim çeviride bundan sonra bulduğun yanlışları (hepsini değil de bariz gramer hatalarını) mesaj atabilir misin? Bu arada çalışma için teşekkürler.

Tabii sana öm ile atarım. Zaten yukarıda yazdıklarım bariz olanlar. Genelde daha bir sürü hata çıkıyor. Zamanla pokemonda en çok kullanılan kelimeler ve cümle yapılarını ekleyip konuyu genişleteceğim.
Güzel bir rehber teşekkür bende de dikkat ederim.
307. bölüm

12
00:00:31,230 00:00:33,255
But only if you do
that Corphish impression. (?????????? Pokemon onu yiyeceklerinden
mi korkuyor anlamadım.)
Ya da "Corpishde izlerse yemek yaparım" mı diyor kara veremedim.
Onu düzelt lütfen söylemeyi unuttum.
(23-04-2011, 11:35 PM)Rapbodyboy link Adlı Kullanıcıdan Alıntı:307. bölüm

12
00:00:31,230 00:00:33,255
But only if you do
that Corphish impression. (?????????? Pokemon onu yiyeceklerinden
mi korkuyor anlamadım.)
Ya da \"Corpishde izlerse yemek yaparım\" mı diyor kara veremedim.
Onu düzelt lütfen söylemeyi unuttum.

Ama ancak şu Corphish taklidini yaparsan diyo. Sonrasını izlersen daha rahat anlarsın zaten ;)
Sayfalar: 1 2 3 4